Koruma Dilekçesi
Hukukumuzda, davanın açılmasından önce veya dava esnasında ortaya çıkan bir tehlike veya telâfisi güç bir zarar sebebiyle asıl davada elde edilecek olan hükmün akamete uğraması tehlikesinin önüne geçmek amacıyla geçici hukukî korumalar kabul edilmiştir. Bu geçici hukukî korumalardan olan ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî hacizde, karşı taraf dinlenmeksizin karar verilebilir. Bu durum karşı tarafın hukukî dinlenilme hakkının bir süreliğine ertelenmesi olarak kabul edilir.
Aleyhinde geçici hukukî koruma kararı verilen kimsenin yokluğunda yargılama yapılması, bu kimsenin yargılamadan bilgi sahibi olamamasına ve dolayısıyla lehine bir karar alabilmek için açıklama ve ispat hakkını kullanamamasına neden olur. Kanun hukukî dinlenilme hakkı ihlâlinin etkisini yumuşatmak amacıyla diğer tarafa sonradan bir itiraz hakkı tanımıştır. Ne var ki itiraz imkânı karşı taraf dinlenmeksizin verilen ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haczin sakıncaları bertaraf edemeyebilir. Bu sebeple Almanya’da uygulamacılar Kanunda olmayan bir kurumu ihdas etmiştir: koruma dilekçesi.
Koruma dilekçesi beklenen ihtiyatî tedbir veya ihtiyatî haciz taleplerine karşı önleyici savunma dilekçesidir. Bu dilekçe olası ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararına karşı önlem amaçlı bir savunma imkânı sağlar.
Zürih Ticaret Mahkemesi, 1997 yılında verdiği bir kararda koruma dilekçesini şu şekilde tanımlamıştır: “Koruma dilekçesi, muhtemel davalı tarafın süper etkili tedbir talebinde bulunma beklentisinde olan davalı tarafın dilekçesidir. Bu dilekçede hâkime bu yöndeki bir tedbirden vazgeçilmesine veya en azından aleyhine karar verilecek olan kişinin dinlenilmesi gerektiğine ilişkin sebepler sunulur. Çoğu zaman bu dilekçe ile kısa süre içerisinde duruşma için hazır bulunulacağı da gösterilir.”
Koruma dilekçesi, olası ihtiyatî tedbir veya ihtiyatî haciz talebinin karşı tarafı için önemli bir savunma aracıdır. Çünkü karşı taraf dinlenmeksizin bir tedbir talep edildiğinde, koruma dilekçesi sahibi mahkemeye tedbire karşı veya en azından “baskın” bir tedbire karşı gerekçelerini sunmuş olur.
Bu dilekçenin sunulmasıyla ihtiyatî tedbire veya ihtiyatî hacze dayanak olan hak ve tedbir sebebinin gerçek olmadığı kanısı hâkimde uyandırılmak istenir. Çünkü henüz daha tedbir talep edilmeden önce, koruma dilekçesi ile karşı taraf savunmalarını ileri sürmekte, geçici hukukî korumanın barındırdığı karşı tarafın dinlenmemesi ve duruşma olmaksızın karar verilebilme riskini azaltmaktadır. Ayrıca bu dilekçe ile hâkim, tedbir yargılamasında karşı tarafı dinlemesinin gerekip gerekmediğini düşünmekle meşgul olmaz. Bunun yanı sıra mahkeme, tedbir yargılamasında karşı tarafı dinlemeden karar vererek onun hukukî dinlenilme hakkını tamamen ihlal etmese bile, geciktirici nitelikteki kararı vermekten de kurtulmuş olur.
Koruma dilekçesi ilk kez kavram olarak Almanya’da 1965 yılında verilen bir mahkeme kararında yer almaktadır (Hans. OLG, MDR 1965, s. 755). Kanunî bir temeli olmaksızın uzun yıllar Alman hukukunda uygulama alanı bulmuştur. Alman Medeni Usul Kanunu’nda (ZPO) 2013 yılında yapılan bir düzenlemeyle (§945a ZPO) koruma dilekçesi kabul edilmiştir. Söz konusu düzenleme 1.1.2016 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir. Böylece koruma dilekçesi ilk defa kanunî bir temele kavuşmuştur.
Alman hukukunda yaygınlaşmasından sonra 1980’li yıllarda koruma dilekçesi İsviçre uygulamasında görülmeye başlandı. Ancak başlangıçta mahkemelerin bu dilekçenin tasnifine ilişkin tereddütleri vardı. Bu sebeple ilk olarak Zürih Ticaret Mahkemesi, koruma dilekçesinin caiz olmadığı yönünde karar vermişti. Ancak söz konusu mahkeme 1997 yılında, görüşünü değiştirmiş ve bu tarihten itibaren koruma dilekçesini kabul etmiştir.
Tıpkı Almanya’da olduğu gibi İsviçre’de de yazılı olmayan bir hukuk müessesesi olarak uygulanmıştır. İsviçre Federal Medeni Usûl Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte yeni Kanun’da (sZPO Art. 271) koruma dilekçesine ilişkin bir düzenleme yapıldı. Böylece Almanya’dan önce İsviçre’de koruma dilekçesi Kanunla düzenlenmiş oldu. Ayrıca Birleşik Patent Mahkemesinin (Einheitliches Patentgericht) yargılama kurallarında da koruma dilekçesi imkânı kabul edilmiştir.
Modern bir savunma aracı olarak koruma dilekçesini kabul eden farklı hukuk sistemlerinin olduğunu ifade edebiliriz.
Koruma dilekçesi ilk olarak Almanya’da rekabet hukuku alanında kullanılmaya başlanmış ve diğer alanlara yayılmıştır. Bugün Almanya’da şirketler, basın ve inşaat hukuku alanlarında da uygulanmaktadır. Benzer şekilde İsviçre’de de koruma dilekçesinin uygulama alanının merkezinde fikri mülkiyet hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar ve haksız rekabet uyuşmazlıkları yer alır. Kişiliğin korunması, iş hukuku, komşuluk hukuku, evliliğin korunması hukuku alanlarındaki uyuşmazlıklarda da koruma dilekçesi karşımıza çıkabilir.
Alman hukukunda, koruma dilekçesinin uygulama alanının sadece ihtiyatî tedbir kararı verilme süreci olmadığı, aksine eyaletlerin adli yargı mahkemelerindeki tüm geçici hukukî koruma süreçlerini kapsadığı kabul edilmektedir. Kanunî düzenleme sebebiyle, kurumun uygulanma alanına eyaletlerin iş mahkemeleri de dâhildir.
İsviçre hukukunda, koruma dilekçesi karşı taraf dinlenmeksizin kullanılabilen bütün tedbirlere karşı bir imkân olarak kabul edilmiştir. Özellikle SchKG Art. 271’de yer alan ihtiyatî hacze karşı bir savunma aracıdır.
Genel olarak kendisine karşı ihtiyatî tedbir veya ihtiyatî hacze karar verilmesinden endişe duyan kimse koruma dilekçesi verebilir. Koruma dilekçesini talep eden kişi muhtemel ihtiyatî tedbir veya ihtiyatî haciz talebinin karşı tarafıdır. Dolayısıyla koruma dilekçesini mahkemeye sunmak için taraf ve dava ehliyeti gerekmektedir.
Koruma dilekçesi yargılamanın konusunu içermelidir.
Koruma dilekçesinin verilmesi bir dava olmadığından, mecburi dava arkadaşlarının birlikte hareket etmesi gerekmez. Birisinin verdiği dilekçeden diğerleri de yararlanır.
Alman hukukunda koruma dilekçesinin, tarafların yargılamadaki durumunu ve uyuşmazlık konusuna dair belirli bilgileri içermesi gerektiği kabul edilmektedir. Dilekçede görevli mahkemeye dair bilgi verilmesi gerekmez. Koruma dilekçesine ek -örneğin delil listesi- eklenebilir. Koruma dilekçesi, ekleri ve oluşturulan veri öbeğiyle elektronik bir belge olarak sicile sunulmalı ve nitelikli elektronik imzayla imzalanmalıdır.
İsviçre hukukunda dava ve cevap dilekçesine dair düzenlemenin koruma dilekçesi ve tedbir yargılaması için de geçerli olacağı kabul edilmektedir. Koruma dilekçesinde taraflar ve temsilcileri ismen belirtilmelidir, talebin gerekçelendirilmesi için gerekli vakıalar yer almalıdır, iddia edilen vakıalara yönelik deliller dilekçeye eklenmelidir. Tarih ve imza da bulunmalıdır. Koruma dilekçesinde iki talep söz konusu olur: Tedbir talep edecek olan tarafın müstakbel taleplerinin reddedilmesi ve böyle bir talebin, her durumda, koruma dilekçesi veren taraf dinlenmeden kabul edilmemesi. Bu taleplerin açık olması önem taşır. Somutlaştırma ve ispat faaliyetlerinin yapılması gerekir. Karşı tarafın müstakbel iddiaları sarsılmalıdır. Tedbir talebine cevapta olduğu gibi vakıa iddialarının ve dayanak delillerin ileri sürülmesi gerekir. Bu hususlara uygun olmayan koruma dilekçesi mahkeme tarafından geri çevrilmez ya da eksiklerin tamamlanması için dilekçeyi veren tarafa iade edilmez. Bu durumda koruma dilekçesi amacına ulaşamaz; tedbir talep edenin talebi, dilekçe veren dinlenmeden kabul edilebilir. Hatta yeterli olmayan koruma dilekçesi, tedbir talep eden tarafın işine dahi yarayabilir.
Alman hukukunda Hessen Eyaletinde tüm eyaletler için merkezi ve elektronik bir koruma dilekçesi sicili (Schutzschriftenregister) oluşturulmuştur. Bu sicilin önemi dilekçenin mahkemeye ibraz zorunluluğunu ortadan kaldırmasıdır. Başka bir anlatımla bir koruma dilekçesi, sicile kaydedilir kaydedilmez tüm adlî yargı mahkemelerine sunulmuş kabul edilir. Mahkemeler, sicile elektronik olarak erişebilir. Sicildeki bilgiler, sadece kanundan kaynaklanan sorumlulukların yerine getirilmesiyle kullanılabilir. Bu sebeple sicile erişimler tutanak altına alınır ve dilekçeler sicile kaydedildikten altı ay sonra silinir. Koruma dilekçesinin merkezi sicil sisteminde tutulması, Alman hukukunda, mahkemelerde elektronik işlemlere ilk önemli adım olarak nitelendirilmiştir. Elektronik sistem, idari masraflara ve evrak kalabalığına gerçek anlamda çare olmuştur.
İsviçre’de ise durum Almanya’dan farklıdır. İsviçre’de merkezî bir sicil yoktur. Koruma dilekçesinin tedbir yargılamasında görevli ve yetkili mahkemeye sunulması gerekir. Bazen koruma dilekçesini görevsiz ve yetkisiz mahkemeye sunmakta tarafın menfaati olabilir. Zira karşı taraf, görevsiz ve yetkisiz mahkemede tedbir talep edecek olabilir. Bazen de mahkemenin görev ve yetkisi tartışmalı olabilir. Bu yüzden mahkemelerin, tereddüt halinde koruma dilekçesini kabul etmelerinde fayda vardır. Birden fazla mahkeme yetkiliyse ne yapmak gerekir sorusu akla gelebilir. Bu durumda karşı tarafın hangi mahkemeden talepte bulunacağı belli değildir. O sebeple, yetkili mahkemelerin hepsine koruma dilekçesi vermek gerekir.
Alman hukukunda, koruma dilekçesi altı aylık bir süre sonunda sicilden silinir. Koruma dilekçesini sunan taraf, dilekçesinin sicilden silinmesini isterse bu hemen gerçekleştirilir.
İsviçre hukukunda, koruma dilekçesinin 6 aylık bekleme süresi vardır. Mahkemeler 6 ay dilekçeyi korumalıdır ve yargılamanın başlatılması bu sürede sağlanmalıdır. Aksi takdirde dilekçe iade edilir.
Geçerlilik süresinin bitiminden sonra aynı veya farklı bir koruma dilekçesi yeniden verilebilir.
Koruma dilekçesinin tedbir talep eden kişiye tebliğ edilip edilemeyeceği tartışmalıdır. İsviçre Federal Medeni Usûl Kanunu'na göre, koruma dilekçesinin ilgili olduğu yargılama başladığında, koruma dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilir. Dolayısıyla yargılamaya başlamadan önce karşı tarafın koruma dilekçesini inceleme hakkı bulunmamaktadır.
Koruma dilekçesini mahkemeye sunan taraf masrafları yatırmalıdır (Almanya için 83 Euro masraf; 1.3 kat avukatlık ücreti). Tedbir talebinde bulunulmazsa masraflar koruma dilekçesi veren tarafta kalır. Ancak tedbir başvurusu yapılırsa ve reddedilirse, koruma dilekçesinin masraflarına tedbir talebinde bulunan taraf katlanır.
KORUMA DİLEKÇESİ
Başvurucu :
Başvuranın Adresi :
Karşı Taraf :
Karşı Tarafın Adresi :
Konu : Karşı tarafın marka hakkına tecavüz iddiasıyla şahsıma ait X1 markası ürünlerinin el konulmasını içeren ihtiyatî tedbir talebinde bulunması durumunda koruma dilekçesi başvurusu hk.
Açıklamalar :
1. Karşı taraf 01.01.2021 tarihinde T.C. Beyoğlu 1’inci Noterliğinden gönderdiği 000001 yevmiye numaralı ihtarnamesinde şahsıma ait X1 markasının kendisine ait X2 markasına tecavüz oluşturduğunu ileri sürmüştür.
2. Karşı taraf, 01.01.2021 tarihi itibarıyla ihtarnamede zikrettiği markayı beş yıldan uzun bir süredir kullanmamaktadır. Ayrıca söz konusu markanın iştigal alanı ile şahsıma ait markanın iştigal alanları farklıdır.
3. Karşı tarafın olası bir ihtiyatî tedbire konu teşkil eden hakkı olmadığı gibi karşı tarafın hakkının korunmasını aciliyeti gerektiren veya gecikmesinde sakıncalı bir hâl de bulunmamaktadır.
4. Sonuç olarak muhtemel ihtiyatî tedbir talebi reddedilmelidir. Şayet talep doğrudan reddedilmezse, tedbire karar verilmeden önce duruşma yapılmalıdır.
Talep :
Yukarıda arz edilen ve açıklanan nedenlerden dolayı Sayın Mahkemeden;
1. İhtiyatî tedbir talebi reddedilmesini;
2. ihtiyatî tedbir talebi reddedilmezse, en azından duruşma yapılmaksızın tedbire karar verilmemesini;
3. ihtiyatî tedbir talebinin reddedilmesi veya karşı tarafça geri alınması hâlinde tedbir yargılamasına dair giderlerin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygılarımızla talep ederim.
Başvurucunun İmzası